Kuştepe Muhtarı Eyüp Demirkıran: Dedelerimizden bize kalan bir hayaldir yerinde dönüşüm

Türkiye’de, görevdeki tek Roman Muhtar Eyüp DemirKıran ile Kuştepe Mahallesi’nin dertlerini ve hayallerini konuştuk ve gördük ki, hem onun hem de mahallelinin en büyük hayali yerinde dönüşüm. Demirkıran, “Kuştepe’nin dedelerimizden bize ve bizden de çocuklarımıza yansıyan hayali  kentsel dönüşüm; yani yerinde dönüşüm. Bu gerçekten insanların hayali olmuş” diyor ve artık bu hayalin gerçek olmasını umuyor. 

Hali hazırda İstanbul’da görevde olan tek Roman muhtar... Bundan 60 yıl öncesinde de Kuştepe’nin bir Roman muhtarı varmış. Malum Kuştepe dendi mi ilk akla gelen Romanlar ve ‘Roman gibi yaşayanlar’... Renkli, hareketli bir mahalle Kuştepe ve bir o kadar da sorunları var. Bunlardan biri derin yoksulluk ki, pandemiyle birlikte zirve yaptı. Bir diğeri ise bir türlü hayata geçmeyen kentsel dönüşüm... Sorunlar çok ve bir o kadar da umutlar... Kuştepe Mahalle Muhtarı Eyüp Demirkıran ile hem dertleştik hem de hayallerini dinledik. Deprem önlemlerinden mahalleye yönelik önyargılara, derin yoksulluktan uyuşturucuya Kuştepe Mahallesi’nin mevcut sorunlarını Şişli Gündemi ile paylaştı.

İlk adaylığınızda mı kazandınız muhtarlığı? Daha önceden de girişimleriniz olmuş muydu?
Daha öncesinde azalık yaptım, ardından  2014 seçimlerinde aday oldum ve 53 oyla kaybettim. Pes etmedim yeniden aday oldum ve vatandaşlarımız 2019 seçimlerinde çok büyük bir oy farkıyla beni muhtarlık görevine layık gördüler. 

Muhtarlıktan önce ne iş yapıyordunuz?
Ben muhtar olmadan önce tekstil işiyle uğraşıyordum. Tekstilde bir özel şirketin dış imalat sorumlusuydum. Sürekli amatörce de olsa siyasetin içindeydim. Birçok derneğin başkan yardımcılığını yaptım, başkanlığını yaptım, okul aile birliği başkanlığı yaptım. Dolayısıyla sürekli siyasetin içerisinde varlığımızı zaten vatandaşa hissettiriyorduk.

Muhtar olmaya nasıl karar verdiniz?
Muhtar olmak benim kendi kararım olmadı. Ben 15 yıl mahalle muhtarlığı yapmış Çetin Akdeniz’in azasıydım, özellikle beş yılda çok aktif rol almıştım. Muhtar vekili olarak sahada görev yapıyordum. Dolayısıyla insanların bizi, heyecanımızı görmesi, yaptığımız hizmetlerle dokunuşlarımızı görmesi bizi bu göreve layık görmelerine neden oldu. İnsanlar birçok kez, ‘’Evet, bu elbise sana yakışıyor’’ dedi. Biz de onların söylemleri doğrultusunda aday olduk ama dediğim gibi ilk seferde 53 oyla kaybettik. İlk seçimimizde 53 oyla kaybetmemiz aslında kaybetmek değil kazanmaktı. O gün itibariyle çalışmalarıma başladım. Beş yıl gitmediğim yer, çalmadığım kapı kalmadı. Burada Roman arkadaşlarımız bize seçim şarkısı yaptı, ‘’Her yerdesin sen’’ diye güzel bir parça yaptılar. Biz de buna layık olmak için çok çalıştık, 2019’da kazandık ve o günden bugüne de gece gündüz çalışıyoruz. 

Peki, sizin şu an aktif çalışan bir azalar heyetiniz bulunuyor mu ve aza heyetiniz mahallenin tüm kesimlerini temsil edecek şekilde mi belirlendi?
Tabii... Mahallenin önde gelen kanaat önderleri, dernek başkanları, sokağında faaliyet gösteren, yardımsever olan kişileri göz önünde bulundurduğun zaman seçimi kazanmamak imkânsız oluyor. 57 tane sokağımız var. 57 tane sokağımıza hâkim olacak çalışma arkadaşlarımız var. Limon Sokak’tan Kıvılcım Sokak’a kadar olumsuz bir durum olduğunda hemen bize bildiriyorlar, biz de gerekli kurumlara bildirerek sorunları çözmeye çalışıyoruz. 

Mahalleye gelelim... Muhtarı olduğunuz mahallenin kültürel, etnik, sosyal özellikleri neler?
Kuştepe, bildiğiniz üzere, çok kozmopolit bir yerdir. Mahallemizde Romanlar, Kayserililer, Kürt vatandaşlarımız birlikte yaşıyor. Mahallemiz dışarıdan Roman mahallesi olarak anılıyor. Oysa Roman mahallesi diye bir yer yoktur, Romanların ağırlıkta yaşadığı mahalleler vardır. Bu bağlamda da Roman ve ‘Roman gibi yaşayanların’ biraz çoğunlukta olması hasebiyle mahallemiz birçok kez kültürel açıdan renkli görüntüler sergilemektedir. Sokak düğünlerimiz, Hıdırellezlerimiz çok şenlikli geçer. Cenazelerde sokaklar dolup taşar, sabahlara kadar insanlar taziyede bulunur ve çok ciddi kalabalıklar oluşur. 

Mahallenizin en temel sorunları neler? Sizin değerlendirmeniz nedir?
Mahallemizi ikiye bölmek lazım aslında. Mahallenin bir sağ, bir sol tarafı var. Sol tarafta yoksulluk had safhadadır, sol tarafta 21’inci yüzyıla yakışmayan, insan onurunu rencide eden hadiseler yaşanır. Sağ tarafa baktığımızda da biraz daha ekonomisi orta seyirde devam eden insan kitlesi vardır. 

Bu yoksulluk sizden önce başlayan bir hikaye aslında. Sizin döneminizde pandemiyle birlikte katmerlendi diyebiliriz sanırım. Siz bu yoksullukla mücadele için neler yapıyorsunuz, nasıl destekler sunuyorsunuz?
Evet, bu aslında bugünün sorunu değil. Babaanneden, anneanneden anneye babaya ve ondan çocuğa, toruna bırakılan bir miras gibi düşünün. Dolayısıyla bu miras, bu yoksulluk mirası, bir şekilde sirayet ediyor çocuklara. Yaptıklarımızı sosyal medyada teşvik olması amacıyla paylaşıyoruz ama kendimle, vicdanımla baş başa kaldığımda bizim yaptıklarımızın devede kulak olduğunu düşünüyorum. Yaptıklarımızı abartmanın da bir anlamı yok bu yüzden ama çok iş yaptık, çok yardım ettik. Mesela pandeminin ilk dönemlerinde anlaşmış olduğum bir fırın ve bulduğum finansörler sayesinde 30 bin ekmek dağıttım. Günde 5 bin ekmek dağıtıyordum. Erzak kampanyası başlattık; bir kolinin içerisinde olması gereken malzemeleri her gün 400-500 kişiye takdim ettik. Her gün ama her gün 400-500 adet zeytinyağı dağıttık, pirinç, makarna dağıttık. Zincir marketlerde geçerli olan gıda kartlarından dağıttık. Yaşanılan sorunlar çok büyük. Mesela insanların çamaşır makinesi bozulduğunda, televizyonu bozulduğunda yenisini alma şansı yok. Dolayısıyla bunlar bana yansıyor. Mesela şu anda en az 10 ailenin çamaşır makinesi, buzdolabı ihtiyacını giderdik. Bu her geçen gün derinleşen bir yoksulluk ve karşımızda kocaman bir dağ var. Biz de bu dağa karınca kararınca bir şeyler yapmaya çalışıyoruz. Yeterli mi derseniz tabii ki yeterli değil. 



Belediye ağı, siyasi iktidar, dayanışma ağları… Bunların da zaman zaman çeşitli destekleri oluyor. Bunlar yeterli geliyor mu?
Tam onu söylemeye çalışıyorum; yoksulluk o kadar derin ki bir belediyenin bile dağıttığı erzak kesinlikle ve kesinlikle yeterli gelmedi. Burada Şişli Belediyesi’nin, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin, İstanbul Valiliği’nin hazırladığı kolilerin, erzakların dağıtımı da yapıldı. PTT’den 1.000’er lira yardımlar geldi ama ne yapılırsa yapılsın hazıra dağ dayanmaz. Hiç kimsenin hazırında bir şey olmadığından dolayı, insanlar günlük kazanç sağladıklarından dolayı burada çok derin bir yoksulluk çektik, hala çekiyoruz. 

Sizin de dediğiniz gibi bu mahallede yaşayanlar genelde günlük işlerle hayatlarını idame ediyorlar. Mahalle sakinleri bu pandemi sürecinden nasıl etkilendi, geçimini nasıl sağladı?
Esnafımız perişan hale geldi. Bunu anlatarak ajite etmek istemem ama yaşadığım bir olayı aktarmak istiyorum. Yolda giderken bir nineyle torununun diyaloguna şahit oldum, çocuk ağlıyor, kendini yerden yere vuruyor. ‘’Benim canım köfte istiyor’’ diyor. Ninesi de diyor ki: ‘’Oğlum nereden bulayım parayı da sana köfte alayım, köfte yapayım?’’ Yardımsever arkadaşım 100 tane halk ekmeği almam için 100 TL vermişti, aradım arkadaşımı, izin istedim. Sonra aldım teyzeyi kasaba götürdüm, kıymasını aldım. Durum bu boyutlarda. Pandemi maalesef Kuştepe’deki günlük çalışıp günlük kazanan insanların hayatında ciddi bir şekilde yoksulluğa sebebiyet verdi. Bu 30 yıllık, 40 yıllık, 50 yıllık bir hadise. Günlük kazanan günlük kazanıp günlük yiyordu. Şimdi ki sorun günlük kazancını bulamıyor. Biraz önce bir telefon aldım. Arayan ailenin çamaşır makinesi yoktu, çamaşır makinesini tedarik ettik. 350 TL kadar bakkala borçları vardı, ödedik. Şimdi yine borç birikmiş, bakkal borç belli bir seviyeye geldikten sonra veresiye satmamaya başlıyor. Kadın beni aradı ve yeminler ediyor, ‘’Sabah kahvaltısı yapmadım, öğlen yemeği yemedim. Evde çorba bile kaynatacak malzemem dahi yok’’ diye. ‘’Evde çorba bile kaynatacak malzemem dahi yok’’ diyor. Bunlar tabii pandeminin özellikle kadınlar üzerindeki etkilerinden bir tanesi. Çocuklar da pandemiden çok yıprandılar. Berberlerimiz, kahvehanelerimiz, çiçekçilerimiz, müzisyenlerimiz pandemiden çok ciddi yaralar aldı.

Bu süreçte gelen icra dosyaları arttı mı?
Tabii, günde 100-150 icra zarfı geliyor. En son bir tane icra memuru geldi, icra memurunun hali, tavrı bizi üzdü. Kendi işini yapıyor tabii ama sert tavırlarla. Biz yardımcı olmaya çalıştık, vatandaşın durumunu anlatmaya çalıştık. Ama dediğim gibi maalesef borçlar harçlar had safhada. En son mesela yine birisine elektrik borcundan dolayı icra geliyordu, elektrikleri kesildi. En son onu halletmeye çalıştık ki o da 1000 küsür lira bir şeydi. Bu arada dediğim gibi baktığınız zaman İstanbul Büyükşehir Belediyesi askıda fatura yaptı ama inanın askıda fatura yeterli gelmiyor. 
Bu süreçte basına, mahallenizde adet olarak bebek bezi, yarım margarin, bardakta çiçek yağı gibi ürünler satıldığına ilişkin haberler yansıdı. Bu durum daha öncesinde de vardı. Türkiye’nin neresine giderseniz gidin, günlük kazanç sağlayan insanların, Romanların yoğun yaşadığı mahallelerdeki bakkallarda özellikle salça, çay, şeker, yağ, bebek bezi açık satılır; sigara dal olarak satılır. Bu mahallemizde zaten mevcut olan bir şeydi. Bu bir gelenek değil ama yoksulluk. Cebinde parası var olmasına rağmen almıyor değil, market kültürü olmadığından değil, topluca alışveriş yapmak istemediğinden değil. Derme çatma bir odalı evde beş-altı kişilik bir aileyi düşünün; bu aile 500 liralık alışveriş yapsa koyacak yeri yok. Şartlar zincirleme olarak böyle bir sonuç doğuruyor. Birincisi, zaten parası yok, kazancı yok. İkincisi, barınma, eşyayla ilgili imkânları yok. Amma velakin yoksulluk derinleştikçe eskiden 5 liralık yağ alan vatandaş bugün 1 liralık yağ almaya başladı. Bu bir gerçek.

Projeleriniz, hedefleriniz var mı? Şişli Belediyesi’yle ortak uyumlu bir çalışma yürütüyor musunuz? Belediyeden talepleriniz ne?
Takdir edersiniz ki Şişli Belediyesi geçtiğimiz dönemlerden aldığı darbeler nedeniyle zor günler geçiriyor. Şişli Belediye Başkanı Muammer Keskin, göreve geldiği günden bugüne, öncelikli olarak Şişli Belediyesi’nin ekonomik sorunlarını toparlamaya çalışıyor. Dolayısıyla, bu iki sene böyle geçti gitti. Biz belediye başkanımızla sürekli istişare halindeyiz. Tabii ki kısa, orta, uzun vadede projelerimiz var. Uzun vadede kentsel dönüşüm projemiz var. ‘Gecekondu önleme bölgesi’ olarak ilan edilen sol tarafta dört ada belirledik, belediye başkanımıza gösterdik. 2024’e kadar kendisinin görevi bitmeden, burada bir adanın yapılabileceğini anlattık. Kendisi de konuyu ciddiye aldı ve yönetim kadrosuyla birlikte konuyla ilgileniyorlar. Orta vadede de mahallemizde mutfak evi açmayı planlıyoruz. Mutfak eviyle birlikte mahallemizdeki kadınların ekonomilerine katkı sağlamayı hedefliyoruz. Bu hem bizim hem de kadınlar için önemli. Daha önce de dikimevi açmıştık, belediyemiz birçok kez kadınların önünü açıyor. Muhtarlığımızın üstünde kültür merkezlerimiz var, orada da kurslarımız açılıyor. Şişli Belediyesi’nin sepet örücülüğünden tutun da aklınıza hangi seminerler geliyorsa bunlarla alakalı kurslarımız var. Kreş projemiz var, şu an yer arıyoruz. Yer temin edildiğinde kreşimiz açılacak. Bildiğimiz anlamda klasik bir kreşten ziyade, gündüz bakım evi gibi bir yer olmasını planlıyoruz. Çünkü bizim ihtiyacımız olan bu. Çiçeğe giden, ev temizliğine giden kadınların çocuklarını komşuya bırakmaları bizim için, eğitime dair olağanüstü bir yara veriyor. Açacağımız kreşte çocuklar bilinçli arkadaşlara teslim edilecek, çocukların geleceği için daha iyi bir adım olacak.  Onun haricinde, kısa vadede planladığımız birçok şeyi belediyemizle görüşüyoruz. Mahallemizi yeşillendirmek adına gördüğümüz en az 3 metrekare yere bile ağaç dikimi yapıyoruz. En son yüz yıllık bir zeytin ağacını mahallemize diktik. 
Kentsel dönüşüm projenize dönelim. Sulukule’den sonra gözler buraya çevrildi. 

Son durum ne? Mahallelinin talebi ne?
Sulukule örneği derneklere, yöneticilere, kanaat önderlerine, muhtarlara, yöneticilere tecrübe oldu. Hiç kimse bizim karşımıza çıkıp da bizim istemediğimiz bir şeyi yapamaz, yaparsa biz buna karşı koyacak tecrübeye sahibiz. Şişli Belediyesi Meclis Üyesi Hacer Foggo bu konuda çok tecrübeli ve bize yol gösteren bir şahsiyet, o bizim önümüzde. Bizim istemediğimiz bir şeyi yapma şansları şu an için imkânsız. Bizim yapmalarını istediğimiz şey de şu an hayal gibi gözüküyor. Mahallemin yüzde 90’ının istediği şey; ‘gecekondu önleme bölgesi’ olarak ilan edilen yerin imara açılmasıdır. Ama şu anki şartlar gerek Şişli Belediyesi’nin, gerek İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin, gerek Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın yani bu üç ayağın bir araya gelip bu sorunu çözmesi şu an için imkânsız gözüküyor. Yerinde dönüşüm adı altında ya belediyenin imkânları kullanılarak yapılmalı ya da Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın imkânları kullanılarak bir alan belirlenmeli ve bu alanda, insanlara mağduriyet yaşanmadığı gösterilmeli. Denilmeli ki, “Bakın bu alanda 150 tane malik sahibi vardı, bu 150 hanenin sahibi bugün burada oturuyor”. Bir an önce bu üç ayak bir araya gelerek bu soruna bir çözüm bulmalı. 



Bir yandan da Büyük İstanbul Depremi bekleniyor. Peki, burada Afet Gönüllüleri’nin yaptığı çalışmalar nasıl sonuçlandı? Hasarlı, güçlendirilmesi gereken yapıların envanteri çıkarıldı mı? Bir yol haritası var mı elinizde? 
Mahallemizde depremle ilgili gönüllülük esasına dayalı olarak yapılan çalışmalar var elbette ama konuya daha derinlemesine bakmak gerekiyor. Eğitim verdiğimiz insanlar belki hayatta olmayacaklar. Çünkü bizim binalarımız çürük, binalarımız sağlam değil. Bu yüzden yerinde dönüşüm adı altında veya imara açılarak 50-60 yıllık, son kullanma tarihi geçmiş binaların bir an önce kendilerini yenilemeleri gerekiyor ki biz depreme hazır olalım. Binalarımızın çürük olduğuna, binalarımızda çatlaklar olduğuna dair elimde çok fazla kayıt var. Bu videoları gerekli yerlere bizzat kendim gönderdim. Şu an hala istediğimiz gibi cevaplar alabilmiş değiliz. Tekrar söylüyorum: Burada, yetkililerin acilen bir araya gelerek ortaya somut bir proje koymaları, siyasi düşüncelerini bir kenara bırakarak topluma faydalı olabilecek bir projeye imza atmaları gerekmektedir. 

Mahallenizin sorunlarından bahsederken uyuşturucu problemini de konuşalım. Uyuşturucu gerçekten bu mahallede ciddi bir problem mi? Eğer öyleyse neler yaptınız ya da yapıyorsunuz? 
Uyuşturucu hangi mahallede olursa olsun, kendi başına zaten ciddi bir problem. Benim mahallemde daha çokmuş gibi algılanıyor. Baktığınız zaman başka bir mahallede yakalanan uyuşturucu miktarlarıyla burada yakalanan uyuşturucu miktarını karşılaştırdığımızda o mahalleninki daha çok çıkmıştır belki ama dediğimiz gibi, o mahalle o isimle anılmaz. Şu anda her köşe başında gerekli tedbirler ve uygulamalar yapılıyor. Mahallemizde uyuşturucu satımı ve kullanımının yüzde 10 seviyelerine düştüğünü gözlemliyoruz. Emniyet Müdürümüz ve Karakol Amirimiz çok ciddi çalışmalar yapıyor, bu çalışmalar yoğunlaşırsa bu seviyenin sıfırlanacağını düşünüyorum. Gelecekte daha iyiye gideceğiz diye umut ediyorum.

Sizin satır aralarında da dediğiniz gibi Kuştepe ile ilgili damgalama da var. Kuştepe deyince, ‘’Sakın akşam oradan geçme, o mahalleye girilir çıkılmaz gibi’’ yorumlar yapılıyor. Siz ne düşünüyorsunuz? Buradaki yaşam bu kadar tehlikeli mi gerçekten yoksa yaratılmış şehir efsanesi mi bunlar? 
Geçenlerde bir komedyenin konuğuyla sohbetine tanık oldum, Kuştepe’de evlerin içerisinden birbirine geçen tünellerin olduğunu söylüyor. “Uyuşturucu baskını olduğunda evlerden eve tüneller kaçış sağlıyor” diyor. ‘Şehir efsanesi’ dediniz diye bunu anlatıyorum. Kuştepe’de anaokulları sayısızca, ilkokul, ortaokul, imam hatip ortaokulu, imam hatip lisesi, Bilgi Üniversitesi, yurtlar… Dışarıdan gelen üniversite öğrencilerinin konakladığı yurtlar bunlar. Benim mahallem eğitim yuvası. Dışarıdan gelen market zincirleri var, çeşitli dükkânlar açmış esnaflar var. Dışarıdan gelip burada ekmek yiyen insan varsa, demek ki buraya dışarıdan girilebiliyor ve burada bir çalışma ortamı kurulabiliyor. Bilgi Üniversitesi’nin burada olması demek, dışarıdan gelen binlerce öğrencinin Kuştepe’ye girişi ve çıkışının sağlandığı anlamına geliyor. Üniversite bugün 25’inci yılını tamamladı. Dolayısıyla, bunlar şehir efsanesi. Kuştepe’ye dışarıdan gelip gezmek isteyen birçok arkadaşı biz gezdiririz, misafir ederiz, çayımızı içirir, yemeğimizi yediririz; hiç de bir problem olmaz. Bugüne kadar da hiçbir problem yaşanmadı. Ben 2009’da göreve geldiğimde BEDAŞ’tan tutun, İSKİ’den tutun hatta ve hatta Şişli Belediyesi’nin kendi personeli de dahil olmak üzere mahallemiz yönelik önyargı vardı, bu önyargıyla insanlar gelmemeyi tercih ediyordu, hizmet aksıyordu. Ben çözüm olarak dedim ki, “Gelin, başınızda ben olacağım”. Bütün işimi gücümü, toplantılarımı iptal ediyordum, bu işe efor harcıyordum. Bugün kimse beni çağırmıyor. Geliyorlar, işleri hangi sokaktaysa yapıp gidiyorlar. Bu şehir efsaneleriyle buradaki arkadaşlarımıza haksızlık yapmış oluyoruz. Burada çocuğunun avukat, doktor olması için mücadele eden ailelere de haksızlık yapmış oluruz. Çocuklar Kuştepe’de oturuyorum diye bir form doldurduğunda Kuştepe’ye yönelik damgalamadan muzdaribiz. Meyve kasasında birkaç çürük elma nedeniyle tüm kasaya böyle bir damgalama yapılamaz. 

Sizin ve mahallelinin hayalindeki Kuştepe nasıl bir Kuştepe?
Hayalimizdeki Kuştepe… İşin açıkçası Kuştepe’nin dedelerimizden bize ve bizden de çocuklarımıza yansıyan hayal kentsel dönüşüm; yani yerinde dönüşüm. Bu gerçekten insanların hayali olmuş. Bizim sadece yaşam standartlarımızı üst seviyeye çekecek barınma sorunumuz var. Buralar yıkılıp yeniden tasarlandığı zaman; dairelerde, doğalgazlı evlerde oturulduğunda bu durum eğitime, istihdama her şeye yansıyacak. En büyük hayalimiz yerinde dönüşüm.

Kuştepe Spor Kulübü’yle bitirelim, -sizin de komşunuz aynı zamanda- ilçenin 16 kulübünden biri. Şu anda çalışmaları devam ediyor mu?
Kuştepe Spor Kulübü çok fazla futbolcu yetiştirmiş, geçmişi olan bir kulüptür. Bugünün tabela, çanta kulüplerinden değildir. 500-600 tane öğrencisiyle birlikte özellikle uyuşturucuyla mücadelede Kuştepe Spor Kulübü’nün burada çok büyük bir katkısı vardır. Çocuklarımızı siz boş bırakırsınız, birileri gelir o çocuklarla ilgilenirler. Spor bizim için çok önemli, Kuştepe Spor Kulübü çok önemli. Taraftarıyla, futbolcusuyla, yetiştirdiği çocuklarıyla birlikte Kuştepe Spor Kulübü bizim olmazsa olmazımızdır.